Popüler Yayınlar

24 Kasım 2010 Çarşamba

Hindistan

Hindistan gezisine çıkarken içimde endişeler taşımaktaydım, bununla birlikte ne olursa olsun gitmeliydim görmeliydim. Öylede yaptım..Her ne kadar bavulumda antibakteriyel ıslak mendiller, sıvı mikrop öldürücü solüsyonlardan oluşan bir koleksiyon vardıysada gittim.Aslında ben Çin'e gitmek istemiştim ama olmadı Hindistan'a gitmeyi bilinmeyen bir zamana ertelemişken bu uzun bayram tatilinde gidebileceğim tek yer Hindistan olmuştu.Ama iyikide öyle olmuş çünkü şimdi bunun bir tesadüf olmadığını düşünüyorum yaşamım içerisinde tamamlamaya çalıştığım boşluklarımın en çok doldurulduğu ülke oldu Hindistan.Kendimi daha bir önemsiz, daha bir bencil, daha bir hedenist hissettim önce sonra yeniden değer verdim kendime,yaşama  bakışım Hindista'a gitmeden öncesi ve sonrası olarak değişti artık. Çünkü yaşamımda dönüm noktası olabilecek bir yerdi.İnsanların aç olduğu, sokaklarda yaşadığı bir dünyada ne hırsızlık ne fuhuş var. Kemiklerinin üzerine deri giydirilen insancıklar ya pedal çeviriyor, ya tezgahta bir şeyler satıyor yapacak hiçbir şeyi yoksa da uyuyor. Aslında bence bu insanlar dış dünyadaki kirliliğe aldırmıyor, mühim olan iç dünyamızın ruhumuzun temizliği  der gibi insani değerler ehepimizden daha fazla yakınlar. Bize pis gelen şartlar onlara pis gelmiyor ama eğer ruhun kirlendiyse insanlığını kaybettiysen asıl kirlilik o, pis kokan, mutsuz eden o kirlilikti.Çünkü çok pis ortamlarda yaşıyorlar, açlar ama buna rağmen çalmıyorlar , ahlaksızlık yapmıyorlar ve en önemlisi sürekli gülümsüyorlar.Hindistan beni alt üst etti.Aslında nereden başlayacağımıda bilmiyorum okadar çok anlatacak şey varki! Ama beni en çok üzen adına rikşa(okunuşu bu yazılışı muhtemelen farklı) adı verilen arkasında iki kişinin oturacağı yer olan bisikletlerdi.Bisikleti kullanan hintli ise %100 esmer derisi ile kemikleri örtülen ancak deri ile kemik arasında hiçbir şey bulunmayan buna rağmen beni ve yanımdaki arkadaşımı pedal çevirerek gezdiren hintliler  içimi  çok acıttı.Bir ara arkadaşıma duruma çok üzüldüğümü söylediğimde ise farklı bir bakış açısı getirdi olaya ''eğer biz bu rikşaya binmezsek bu adam işinden olur para kazanamazki''dedi.Bu söz ruhumu rahatlatmadı ama inmedim rikşadan.Eğer bir yokuşa rastlarsa rikşa kullanan hintli zayıf adam, gülümseyerek  iniyor bisikletten ve yürüyerek çekiyor yolcularını.Off offf daha neler neler.Anlatacağım hepsini.İç sıkıntımı hafifleten tek şey o insanların bizlerden daha fazla mutlu olma ihtimalinin  yüksek olması.....

2 yorum:

justine dedi ki...

Canım, bence bir an önce Eko'da buluşmalıyız. Bir gün ayarla ve uzun uzun sohbet edelim, tamam mı?
Sarıldım.

(Arkadaşının yorumu kapitalizmin çıkış noktası, biliyorsun değil mi?)

Clea dedi ki...

gidenler hep Hindistan'ı farklı bir yere koyarlar canım, sanırım senin için de öyle oldu.